Still Wakes the Deep - İnceleme

Derin dehşet!

Benim için sağlam korku deneyimi demek, her zaman anlatacak iyi bir hikayesi olan ve midenize sağlam bir yumruk indiren serüvenlerdir. Önemseyeceğiniz karakterler, biraz merak unsuru ve sürekli diken üstünde tutacak bir atmosfer. Geçtiğimiz günlerde oyuncularla buluşan Still Wakes the Deep de aynen böyle bir hikâye.

Still Wakes the Deep, daha önce Dear Esther, Everybody's Gone to the Rapture ve Amnesia: A Machine for Pigs gibi oyunları geliştiren The Chinese Room’un yeni projesi. Oyun, John Carpenter korku klasiği The Thing ile okyanusun ortasındaki bir petrol rafinerisini bir araya getiren, ürkütücü, gerilim düzeyi yüksek ve kompakt bir serüven.

"İş yeri!"

Hiçliğin ortasında bir başına

1975 senesi, Noel arifesi. Yakın dostu ile İskoçya’dan kalkıp gelen Caz McLeary adlı bir elektrik mühendisini canlandırıyoruz. Oyun, eşimizden aldığımız bir mektupla açılıyor. Uçsuz bucaksız suların ortasında, eşimizin artık geri dönmemizi istediğini, bizi sevdiğini ancak daha fazla beklemek istemediğini öğreniyoruz. Sesi nedense kırgın ve biraz öfkeli. Mektubu bir kenara bırakıp, kafeteryaya geçiyor, iş arkadaşlarımızla muhabbet ediyoruz. Brodie ve Rafs ile laflıyor, bir yandan da Trots’un, Gibbo ve O’Connor’a sendikalaşmazsak şirketin açgözlülüğü yüzünden öleceğimizi ve rafinerinin zar zor ayakta durduğunu anlatışına tanık oluyoruz. Beira D adlı rafine epeyce eski, neredeyse üflesen yıkılacak bir yapı ancak hem şirket hem de müdürümüz Rennick’in tek düşündüğü şey daha çok petrol çıkartmak için daha derinlere kazmak.

Evlat olsa sevilmeyecek müdür... Rennick!

Nitekim beklenen oluyor, sebebi bilinmeyen bir kaza yaşanıyor ve kendimizi dostlarımızı ölümden kurtarmaya uğraşırken buluyoruz. Bu noktadan sonra, hikâye boyunca adım adım çöküşe giden rafineriden bir çıkış yolu bulmaya ve daha da beteri, garip varlıklara evrilen arkadaşlarımızın bizi de ‘dönüştürmemesi’ için kaçmaya başlıyoruz.

Derin Dehşet

Still Wakes the Deep her ne kadar bir yürüme simülasyonuna benzese de bundan çok daha fazlasını sunuyor. Caz olarak tansiyonu kolay kolay düşmeyen bu kaçış yolculuğunda, mazgalları söküyor, ölümcül sonuçlanacak uzun atlayışlar yapıyor, karanlık dehlizlerde tırmanıyor, git gide soğuyan metal koridorlarda ısı kaynağı arıyor ve okyanusun dibinde uyanan dehşetten kaçıyoruz.

Birkaç dakika önce sohbet ettiğimiz Gibbo, her nedense aklını kaçırmış ve makine dairesinde önüne geleni öldürüyor. Bir yandan anlamsızca sayıklayıp, insanların neden kendisi sevmediğini sorarken, bir yandan da acı içinde haykırıyor. Ancak mevcut tehdit sadece delirdiğini düşündüğümüz Gibbo’dan ibaret değil.

Basit ama çeşitli dinamikler

Oyun belli aralıklarla karşımıza platform öğeleri sunarken, The Thing filminden fırlamışa benzeyen iş arkadaşlarımızdan saklanıp, bizi birkaç dakika daha hayatta tutacak daha güvenli bir noktaya ilerliyoruz. Yerde bulduğumuz İngiliz anahtarı, şişe gibi nesneleri fırlatarak bizi de kabuslardan fırlamış bir et yığınına çevirecek arkadaşlarımızın dikkatini uzaklaştırıyor ya da bir yerlere saklanıyoruz.

Still Wakes the Deep, ne anlamsızca oradan oraya koşturduğunuz yürüme simülasyonlarının başarısız örneklerinden biri ne de yaratıkları havaya uçurduğunuz aksiyon oyunlarından. Oyunun size anlatmak istediği bir hikâyesi ve finalde jenerik akarken hissetmeniz için çabaladığı derin bir karamsar havası var. Rafineride hayatta kalmayı başarmış birkaç kişiyle yolumuz kesişince, hem karakterimize dair daha fazla şey öğreniyor hem de onların da bizler gibi bir çaresizlik denizinde boğulduğunu görüyoruz. Ve oyun bize git gide işlerin kötüye gittiği, etrafın karardığı, metal ve pasla, et ve kanla sarmalandığı bir deliliğe doğru sürüklüyor.

Ve oyun bize git gide işlerin kötüye gittiği, etrafın karardığı, metal ve pasla, et ve kanla sarmalandığı bir deliliğe doğru sürüklüyor.

James Cameron’ın Aliens filmindeki meşhur su altından fırlayan Alien sahnesini hatırlatan mekanları arşınlıyor, petrol ile kirlenmiş suyun altında yolumuzu bulmaya çalışırken, bedeni dönüşmek üzere olan diğer işçilerle karşılaşıyor, verilmesi gerçekten zor kararlarla yüz yüze kalıyoruz.

Ümitsiz hikaye denizlerinde

Oyun bize esprili ve pragmatik bir karakter olan Caz’i tanımamız için fırsat verirken rafineride çalışan mavi yakalıların enteresan yaşamlarına da tanık oluyoruz. Still Wakes the Deep’i benim için özel kılan şeylerden biri de sizi sürekli diken üstünde tutarken karakterleri tanımanıza olanak sağlaması. Bunu yaparken de tempodan ödün vermiyor, devasa bir kafadan ibaret müdürümüz tarafından kovalandığımız dehşetli anların ortasında da bırakıyor. Üstelik bu sekansları sağanak yağmur altında, denizin onlarca metre üstündeki bir kulede hiç beklenmedik bir anda da yaşıyoruz. Rafinerinin ortasından yükselen kadim varlık büyüdükçe, bizim de hayatta kalma ümidimiz silikleşiyor, anılar birbirine karışıyor ama yine de pes etmiyoruz.

Görsel olarak çok etkileyici bir deneyime dönüşen yapım, sislerin bastırdığı rafineride ölüme atladığınız anlarda ya da her an alev alabilecek tonlarca suyun altından yol bulmaya çabaladığınız kısımlarda sizi bu dünyanın içine çekiyor. Yaratıklar rahatsız edici ve tehditkâr olsalar da, Alien Isolation’daki kadar sağlam bir yapay zekadan bahsedemem. Bir tezgahın ya da borunun altına saklandığımda beni görecek diye korktuğum düşmanlardan rahatça saklanabildiğimi fark ettim...ki bu da yer yer gerilimin seviyesini düşürdü. Aynı şekilde belli şalterleri indirip kaldırmaktan ibaret puzzle’ların da açıkçası daha detaylı olmasını isterdim.

Bu gibi eksileri bir kenara bırakırsanız, Still Wakes the Deep hikâye anlatımı, Dead Space ve Until Dawn’da da çalışan Jason Graves’in muazzam müziklerini ve hayatınızın en rahatsız edici hijyenden uzak tuvalet gezintinizi yapacağınız atmosferiyle sağlam bir korku. Müthiş İskoç aksanına sahip seslendirmeleri, sağlam diyalogları ve oyuna adını veren şiire denk gelebileceğiniz pek çok detay da cabası!

Karar

Still Wakes the Deep, görece basit kalan düşman yapay zekası ve bazıları için yavan gelebilecek platform öğelerine rağmen, anlatacak sağlam bir malzemesi olan, tekinsiz, ürpertici ve finalinde karnınıza çok sağlam bir yumruk indiren iyi bir korku oyunu.

Yazının Konusu

Still Wakes the Deep

The Chinese Room | 18 Haziran 2024
  • Platform

Still Wakes the Deep İnceleme

8
HARİKA
İyi bir hikaye eşliğinde fazla uzun sürmeyecek, enteresan karakterler ve kendiliğinden korku filmi setine benzeyen bir mekanda nitelikli bir korku mu istiyorsunuz? Still Wakes the Deep tam sizin kaleminiz!
Still Wakes the Deep